Küresel ölçekte enerji talebi halen ekonomik büyümeden daha hızlı artmakta; özellikle elektrik talebi, toplam enerji talebinin yaklaşık iki katı hızla yükselmektedir. Elektriğin nihai enerji tüketimindeki payı günümüzde %21,5 civarına ulaşmış ve her yıl ortalama 0,5 puan artış göstermektedir. Elektrikleşme, ulaşımdan binalara, veri merkezlerinden sanayiye kadar birçok alanda hızla yayılmaktadır. Ancak yenilenebilir enerji üretimindeki artış, elektrik talebindeki bu büyümeyi karşılamakta zorlandığında, daha az verimli üretim kaynakları devreye girmekte ve enerji yoğunluğundaki ilerlemeler yavaşlamaktadır. Bu durum, enerji verimliliğinin yalnızca enerji tasarrufuyla sınırlı olmadığını; aynı zamanda enerji sistemlerinin genel verimliliğini artıran ve dönüşümü hızlandıran temel bir unsur olduğunu göstermektedir.
Enerji verimliliğindeki küresel yavaşlamanın en belirgin nedenlerinden biri sanayi sektöründe ortaya çıkan değişimdir. Son yıllarda küresel enerji talebi artışının yaklaşık üçte ikisi sanayi sektöründen kaynaklanmıştır. Buna rağmen sanayide enerji yoğunluğundaki yıllık iyileşme %2 seviyelerinden %0,5’in altına düşmüştür. Birçok ülkede sanayi üretimi hızla genişlerken, modernizasyon süreçleri, düşük verimli tesislerin yenilenmesi ve süreç elektrifikasyonu aynı hızda ilerlememiştir. Bu durum, küresel enerji verimliliği performansını aşağı çeken en önemli faktörlerden biri hâline gelmiştir. Özellikle çelik, çimento, kimya gibi enerji yoğun sektörlerde yeni yatırımların uzun vadeli olması ve mevcut tesislerin modernizasyonunun maliyetli olması dönüşümün hızını sınırlamaktadır. Bununla birlikte motor sistemlerinin verimsizliği, düşük standartlar ve otomasyon eksiklikleri sanayi kaynaklı verimsizliğin önemli bileşenleri olarak varlığını sürdürmektedir.
Binalar sektöründe enerji verimliliğini etkileyen en önemli unsur, son yıllarda hızla artan soğutma ihtiyacıdır. Dünya genelinde klima sahipliği hızla artmakta, özellikle sıcak bölgelerde ve gelişmekte olan ekonomilerde satışlar yıllık %20–30 oranında büyümektedir. Soğutma amaçlı elektrik tüketimi 2000’li yıllardan itibaren yıllık ortalama %4’ün üzerinde artmıştır ve bu, binalar sektöründe en hızlı büyüyen tüketim kalemidir. Son yıllarda satılan klimaların büyük bölümü yüksek verimlilik sınıfında değildir. Eğer 2019’dan itibaren satılan tüm klimalar en verimli modeller olsaydı, küresel elektrik talep artışının önemli bir bölümü engellenebilirdi. Bu durum, bina enerji standartlarının güçlendirilmesi, ısı yalıtımı yatırımlarının artması ve verimli soğutma teknolojilerinin yaygınlaşması gerektiğini açıkça göstermektedir.
Ulaşım sektörü ise enerji verimliliği açısından büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Bu sektördeki enerji tüketiminin yaklaşık %90’ı karayolu taşımacılığından gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde tüketimin yaklaşık %65’i özel otomobillerden oluşurken, gelişmekte olan ülkelerde motosikletler ve hafif araçlar daha büyük bir paya sahiptir. Elektrikli araçların yaygınlaşması, yakıt ekonomisi standartlarının güçlendirilmesi ve toplu taşımanın desteklenmesi, ulaşım sektöründe enerji verimliliğini artıracak temel unsurlardır. Ayrıca iki tekerlekli araçların elektrikli modellere geçişi, özellikle yoğun kentlerde enerji tüketimini ve hava kirliliğini önemli ölçüde azaltacaktır.
Enerji verimliliği politikalarındaki ilerleme umut verici olmakla birlikte, mevcut hız daha yüksek bir dönüşüm için yeterli değildir. 2025 yılında dünya genelinde 250’den fazla yeni verimlilik politikası açıklanmış olsa da birçok ülkede politika boşlukları devam etmektedir. Binalara yönelik enerji kodlarının bazı ülkelerde hâlâ zorunlu olmaması, sanayi motor sistemleri için yeterince yüksek standartların bulunmaması ve verimli soğutma teknolojilerinin yaygınlaşması için gerekli teşvik mekanizmalarının eksikliği bunlara örnektir. Enerji verimliliğinin hızlandırılması için ülkelere iki ana stratejinin önerildiği görülmektedir: İlki mevcut politikaların güçlendirilmesi, ikincisi ise hâlen kapatılmamış olan politika boşluklarının giderilmesi. Bu iki yaklaşım, ülkelerin kendi enerji profillerine göre özelleştirilmiş ulusal yol haritalarıyla desteklenmelidir.
Sonuç olarak enerji verimliliği, küresel enerji dönüşümünün merkezinde yer alan bir zorunluluk hâline gelmiştir. Verimlilik iyileştirmeleri yalnızca enerji tüketimini düşürmekle kalmaz; aynı zamanda ekonomik rekabetçiliği artırır, enerji faturalarını azaltır, enerji arz güvenliğini güçlendirir ve karbon emisyonlarını hissedilir biçimde düşürür. Ancak bugün ulaşılan hız, 2030 hedeflerine yaklaşmak için yeterli değildir. Enerji verimliliği gelecekte, yenilenebilir enerjinin tamamlayıcısı, enerji sistemlerinin dengeleyicisi, dijitalleşmenin hızlandırıcısı ve ekonomik kalkınmanın destekleyicisi olarak çok daha kritik bir rol oynayacaktır. Bu nedenle ulusal hükümetler, sektörler ve işletmeler için enerji verimliliği artık stratejik bir tercih değil; mutlak bir gereklilik olarak karşımızda durmaktadır.
enerjiplatformu.org
Yorumlar